وإذ أخذ الله ميثق النبين لما ءاتيتكم من كتب وحكمة ثم جاءكم رسول مصدق لما معكم لتؤمنن به ولتنصرنه قال ءأقررتم وأخذتم على ذلكم إصري قالوا أقررنا قال فاشهدوا وأنا معكم من الشهدين
Allah, peygamberlerden kesin söz aldığında, şöyle dedi: “Size Kitap ve bilgelik verdikten sonra, yanınızda olanı doğrulayan bir elçi geldiğinde, kesinlikle ona inanacak ve kesinlikle ona yardım edeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır yükümü üstlendiniz mi?” “Kabul ettik!” dediler. Allah, şöyle dedi: “Öyleyse tanık olun. Sizinle birlikte, Ben de tanık olanlar arasındayım!”
Kendisine Kitap verilerek görevlendirilenlerin peygamber; daha önceki peygamberlerin getirdiği Kitapları doğrulayan ve yeniden bildirenlerin elçi olarak tanımlandığı bu ayetten anlaşılmaktadır. Bu görevlerin farklı olduğunu bildiren, 19:51, 22:52 gibi on ayrı Kur'an ayeti vardır. Her peygamber, aynı zamanda elçidir; ama her elçi, peygamber değildir. Muhammed’in, hem peygamber hem elçi olduğu, 5:67, 9:61, 33:40 ayetlerinde bildirilmiştir. Tevrat ve İncil yazımlarında da peygamber ve elçi kavramları birbirinden ayrı tanımlar olarak yazılıdır. Peygamberlerin birbirlerine yardım sözü vermeleri, İncil, Elçilerin İşleri 3:22,23 yazımlarında, şöyle yazılıdır: “Musa, şöyle demişti: ‘Tanrınız Rab, size, kendi kardeşlerinizin arasından, benim gibi bir peygamber çıkaracak. O'nun size söyleyeceği her sözü dinleyin. O peygamberi dinlemeyenlerin tümü, Tanrı’nın halkından koparılıp yok edilecektir.’”