ومن أهل الكتب من إن تأمنه بقنطار يؤده إليك ومنهم من إن تأمنه بدينار لا يؤده إليك إلا ما دمت عليه قائما ذلك بأنهم قالوا ليس علينا في الأمين سبيل ويقولون على الله الكذب وهم يعلمون
Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. “Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok“ dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH’a yakıştırıyorlar.*
Din adamları, Kuran’ın Tanrı sözü olduğunu kanıtlamak için Kuran’daki “ümmi“ kelimesinin anlamını kaydırarak Muhammed peygamberin okuryazar olmadığını iddia ederler. Bu ayette olduğu gibi, Yahudiler ve Hıristiyanlar, Arap halkını, kitapları olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayırıyorlardı. Yoksa geçmiş din adamlarının iddia ettiği gibi, Yahudiler ve Hıristiyanlar, dinsel mücadelelerinde halkı okur-yazarlar ve okur-yazar olmayanlar diye iki gruba ayırmıyorlardı.