عسى ربه إن طلقكن أن يبدله أزوجا خيرا منكن مسلمت مؤمنت قنتت تئبت عبدت سئحت ثيبت وأبكارا
Sizi boşarsa, Efendisi ona, belki sizin yerinize sizden daha iyi, (Tanrı’ya) teslim olanlar, iman edenler, adayanlar, yönelenler, hizmet edenler, aktif olanlar, duyarlılar ve öncüler verir.*
Geleneksel çeviriler bu ayette Müslüman kadınları betimleyen son üç sıfatı yanlış çevirmektedirler. O sözcüklerin anlamını “oruç tutanlar, dul kadınlar ve bekâr kadınlar“ olarak tahrif ederler. Konu kadın olunca her nedense Kuran kelimelerinin anlamı hızlı bir mutasyondan geçer. Örneğin, inekleri ve örnekleri dövemeyen Sunni ve Şii din adamları kadınları dövmeyi makul ve adil buldular (Bak 4:34). Kuran dışındaki dini öğretileri reddeden biz Kuran öğrencileri, Kuran’ın inişinden yüzyıllar sonra Arap diline bile sinsice girmiş bu bidatleri zihnimizden temizlemek için hâlâ çabalıyoruz.
Halbuki bu ayette ne oruçtan, ne dul veya bakire kadınlardan sözedilir. (Bakire kelimesi, Arapça ümmi veya millet kelimeleri gibi Türkçeye çarpıtılmış haliyle geçmiştir.) Biz Kuran’ı yeniden keşfediyor ve yeniden öğreniyoruz. “Aktif“ kelimesiyle çevirdiğimiz, ayetin sonundan üçüncü betimlemesi olan SaYiHat kelimesi seyahat etmek veya bir amaç uğruna hareket içinde olmak anlamına gelir. Kuran’ın inişinde yaklaşık iik yüz yıl sonra, kadınların hakları Hadis, ictihad ve tefsir yoluyla tek tek alınınca Müslüman toplumlar Cahiliyye Dönemini hem zihniyetlerde hem de pratik hayatta tekrar hortlattılar.
Kadını hor gören Hadisçi-Sünnetçi kafalar bir Müslüman kadının sosyal olarak aktif olmasını hayal bile edememeye başlayınca ayetteki SaYaHa kelimesini SaWaMa (oruç tutmak) ile karıştırdılar! Seyyah kadınlar yerine evlerinde kuzu kuzu oruç tutan kadınlar daha iyi kontrol edilebilirdi, hatta daha az masraflı olurlardı. Bu kelimenin fiilinin kullanılışı için 9:2 ayetine bakınız.
SaYaHa kelimesinin oruç tutmakla hiçbir ilgisi yoktur; Kuran SaWaMa kelimesini kullanır oruç için (2:183-196; 4:92; 5:89,90; 19:26; 33:35; 58:4).x Sondan ikinci kelime SaYiBat olup “dönenler, karşılık verenler veya duyarlılar“ anlamına gelir.
Bu kelimenin türevleri “ödül/karşılık“, “sığınma yeri“ veya “elbise“ anlamlarında kullanılır. Örneğin 2:125; 3:195 ayetlerine bakınız. Dul kelimesinin Arapça karşılığı eRMiLe veya EYaMa kelimeleridir. Kuran dul ve bekâr için EYaMa kelimesini kullanır (24:32). Ayetin en son kelimesi olan eBKaR ise “gençler“, “erkenciler“, “ilk doğanlar“ veya “öncüler“ anlamlarına gelir ve bildiğimiz nedenlerden ötürü anlamı “bakireler“ olarak tahrif edilmiştir.
Bu tahrif sonucu birden çok bakire kadınla yani kızlarla evlenme kutsanmış oluyor. Bakire kelimesinin Arapçası BeTuL veya A’DRa’dır