Zeka sahipleri için bunlar birer yemin değil midir?*
Kuran’da “ant olsun“ olarak çevirdiğimiz “yeminler“ Kuran dilinde bazı gerçeklere dikkat çekmek amacıyla kullanılır. Tüm yemin ayetlerini “dikkatinizi …’a çekerim“ diye çevirmek mümkün. Yeminin halk arasındaki kullanışını temel alarak, Kuran’daki yeminlere eleştiri getiren inkârcılar, “Tanrı nasıl olur da yemin ediyor?“ diye itirazlarda bulunabilmektedir.
Tanrı’yı kendi arzularına göre biçimlendirdikleri bir kalıba oturtma hevesinde olanlar, Kuran’daki yeminleri dikkatle inceleseler o yeminlerin halk tarafından yapılan yeminlerden farklı bir fonksiyona sahip olduklarını göreceklerdi. Biz yemin edince Tanrı’yı sözümüze tanık tutarız; o kadar. Yeminle desteklemeye çalıştığımız tezimizin doğruluk derecesine göre, bu tanıklık lehimizde de aleyhimizde de olabilir.
Bu nedenle, bizim Tanrı ismiyle yemin etmemizin herhangi bir kanıtlama değeri yoktur. Yeminlerimiz, muhatabımızı inandırmayı amaçlar; yalan söylüyorsak yalanımızı büyütür ve sorumluluğumuzu arttırır. Oysa Kuran’daki yeminler, bizi inandırmak için değil, düşündürmek içindir.
Tanrı yarattıklarıyla yemin edince, dikkatimizi doğadaki ayetlere, düzene ve sisteme çekerek rasyonel ve tutarlı düşünmeye teşvik eder. Kuran, doğayı yaratan ve idare eden Yaratıcı ile bu mesajı gönderen Tanrı arasında bir fark olmadığını ve doğa ayetleriyle kitabın ayetlerinin gerçeklik bakımından aynı olduğunu hatırlatır.
Kendisiyle yemin edilerek dikkat çekilen nesneler ve olaylar, bu genel hatırlatmanın ötesinde, tartışılacak olan konuya veya teze zihinlerimizi hazırlayan estetik ve semantik tablolar sunarlar. Örneğin, yukarıdaki yeminler onlu ve ikili sayı sistemlerine dikkatimizi çekiyor olabilir mi? On gece 7:142 ayetindeki “on gece“ye işaret olabilir mi? Dördüncü ayet ile 74:33 arasında bir anlam ilişkisi var mı?