يأيها الذين ءامنوا لا تقربوا الصلوة وأنتم سكرى حتى تعلموا ما تقولون ولا جنبا إلا عابري سبيل حتى تغتسلوا وإن كنتم مرضى أو على سفر أو جاء أحد منكم من الغائط أو لمستم النساء فلم تجدوا ماء فتيمموا صعيدا طيبا فامسحوا بوجوهكم وأيديكم إن الله كان عفوا غفورا
Ey inanca çağırılanlar! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye değin; eşeysel ilişkiden sonra da yolcu olmanız dışında yıkanıncaya değin namaza yaklaşmayın. Sağlığınız iyi değilse veya yolculuktaysanız veya doğal gereksiniminizi gidermiş veya kadınlarla birlikte olmuş da su bulamamışsanız, temiz bir toprağa ellerinizle dokunun ve onunla yüzünüzü ve ellerinizi kutsayın. Kuşkusuz, Allah, Affedici’dir; Sınırsız Bağışlayan’dır.
Kur'an’daki sözcükleri kasıtlı olarak korkusuzca değiştirenler bile, “Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye değin” tümcesini değiştirmek yiğitliğini gösterememişler ve eksiksiz olarak tüm Kur'an çevirilerinde bu tümceyi tıpkısıyla yazmışlardır. Bu ayet, sınırı aşmadan içki içmenin yasak olmadığını çok açık bir biçimde bildirmektedir. Çünkü içki içmek yasaklanmış olsa, yasaklanmış bir eylemi yapan insanların, üstelik yasak eylemin izleri bile silinmeden, namaz kılmalarına Allah tarafından izin verilmiş olması düşünülemez. Nitekim zina, hırsızlık, faizcilik, domuz eti yemek, iftira etmek, Allah'a ortaklar koşmak gibi Kur'an’da yasaklanmış olan eylemleri yapanlar için, buna benzer bir buyruk verilmemiştir. Bu buyruk, üç ayrı olguyu kapsamaktadır: Birincisi, “Ne söylediğinizi biliyorsanız, içkiliyken namaz kılabilirsiniz!”; ikincisi, “Ne söylediğinizi bilemeyecek denli sarhoş olmayın!” ve üçüncüsü, “Anlamını bilmediğiniz söylemlerle, ne söylediğinizi bilmeden yakarışlarda bulunmayın!” Ayrıca, 5:87 ayetinde, “Allah'ın size yasaklamadığı temiz şeyleri yasaklamayın; sınırı da aşmayın!” buyruğu bildirilmiştir. 2:219 ve 16:67 ayetlerinde, sarhoşluk veren içkilerin iyi yönleri; 5:90 ve 5:91 ayetlerinde ise sarhoşluk veren içkilerin kötü yönleri bildirilmiştir. Bu ayetlerin indiriliş sırasıyla ilgili yalanlar uydurarak, içki içmenin süreç içerisinde yasaklandığını söyleyenler de Allah'a iftira etmektedir. Yiyecek-içecek türünden yalnızca domuz etinin yasaklandığı 6:145 ayetinde bildirilmiş; 6:150 ayetinde ise “Allah'ın yasaklamadıklarına yasak diyen tanıklarınızı getirin!” uyarısı yapılmıştır. 6:119; 10:59,60 ve 16:35,116 gibi birçok ayette, Allah'ın yasaklamadığını yasaklayanlar ve onlara uyanlar ‘Ortaklar koşanlar’ olarak tanımlanmakta ve öfkeyle uyarılmaktadır. 66:1 ayetinde ise Allah'ın yasaklamadığını yasaklamak yetkisinin, peygambere bile verilmediği bildirilmiştir. Diyanet de ayetin anlamını onaylayarak; “Namaz kılacak kimsenin, ne söylediğini bilecek denli ayık olması gerekir. İçki içen kişi, ne söylediğini bilemeyecek denli sarhoş değilse namazlarını kılabilir!” fetvasını dergisinde yayımlamış; ama din sömürgenleri saldırıya geçince, Allah'tan korkması gereken Diyanet, Allah ile aldatanlardan korkarak, fetvasını, şöyle değiştirmiştir: “İçki haramdır; ama bu haramı işleyen kişi, içkinin haram olduğunu inkâr etmediği sürece Müslüman’dır!” Madem öyle, Diyanet, şu fetvayı da vermelidir: “Allah ile aldatmak gibi, kamu malını çalmak gibi, Allah'ın Kur'an’da yasakladığı tüm eylemleri yapan kişi, bunların haram olduğunu inkâr etmediği sürece Müslüman’dır ve bu eylemlerini sürdürebilir!” Allah ile aldatarak her türlü alçaklığı yapanları, artık kim tutabilir?