ما كان على النبي من حرج فيما فرض الله له سنة الله في الذين خلوا من قبل وكان أمر الله قدرا مقدورا
ALLAH’ın kendisine yasallaştırdığı bir konuda peygambere herhangi bir engel yoktur. Bu, öteden beri, gelmiş geçmişlere uygulanan ALLAH’ın sünneti (yasası) dır. ALLAH’ın emri, belirlenmiş ve kesinleşmiştir.*
Kuran, “Hadis“ (söz) kelimesini Tanrı’nın sözlerinden farklı sözler için kullandığında genellikle kötü bir anlamda kullanır (12:111; 31:6; 33:53; 45:6; 52:34; 66:3).
Peygambere yakıştırılan yalanların “Hadis ve Sünnet“ adıyla anılacağını önceden bilen Tanrı “Sünnet“ (yasa) kelimesini de sürekli “Tanrı’nın Sünneti“ olarak kullanmıştır (33:38,62; 35:43; 40:85; 48:23).
Tanrı’nın Sünnetine karşı putlaştırdıkları Muhammed peygamberin Sünnetini uyduranlar, 35:43’te sözü edilen Sünnete mahkum olacaklardır. İşin daha da ilginci, Hadis ve Sünnet’in yanında uydurulan üçüncü öğreti olan İcma (toplu karar) kelimesi de Allah hariç kimin için kullanılmışsa olumsuz bir anlamla mahkum edilir (20:60; 70:18; 104:2; 3:173; 3:157; 10:58; 43:32; 26:38; 12:15; 10:71; 20:64; 17:88; 22:73; 54:45; 28:78; 7:48; 26:39; 26:56; 54:44…). Tüm bunlar bir rastlantı mı?