وإن خفتم ألا تقسطوا في اليتمى فانكحوا ما طاب لكم من النساء مثنى وثلث وربع فإن خفتم ألا تعدلوا فوحدة أو ما ملكت أيمنكم ذلك أدنى ألا تعولوا
Yetimler hakkında adaletli davranamamaktan korkuyorsanız uygun gördüğünüz kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Onlara eşit davranamamaktan korkuyorsanız bir taneyle veya yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları ile yetinin. Sapmamanız için en uygunu budur.*
4:3, 24; 25, 36 ve 24:33; 24:58 ayetlerinde geçen “ma meleket eymanukum“ ifadesini “Yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları“ biçiminde çevirmeliyiz. Zira “eYMaN“ kelimesi “YeMYN“ kelimesinin çoğulu olup, çoğul biçimiyle Kuran boyunca “sözler/anlaşmalar anlamında kullanılır (Bak: 4:33 5:89; 9:12; 16:91; 2:224-225; 16:92, 94; 30:28; 66:2; 5:53; 6:109;…).
Kuran’daki bu kullanılışa bakılınca EYMAN kelimesinin “sağ el“ anlamına gelen “YeMYN“ kelimesinin çoğulu olarak kullanılmadığına tanık oluyoruz. Tıpkı “AYET“ kelimesinin tekili ve çoğulu arasında yapılan fark gibi. İslam’a girmeden önce veya cahiliye dönemindeyken nikâh kıymadan birlikte hayat yaşayan insanlar bu ifadede anlatılan sınıfa girer. Kuran, Müslüman olmaya karar verdikten sonra bu insanların aralarındaki yemini ve anlaşmayı bozup birbirlerinden ayrılmalarını istemiyor. İki kız kardeşle evlenmiş olanların da bu hatayı işledikten sonra ayrılmalarını istemediği gibi… (4:23).
Ortada nikâhsız birlikteliğe bir teşvik yok. Sadece mevcut bir problemi daha da büyütmemek ve insanların Müslüman olmalarının önüne engeller çıkarmamak amacını gütmektedir. Özellikle savaş anlarında dul kalan kadınlara ve yetimlere ekonomik ve psikolojik yardım sağlamak amacıyla sadece dul kadınlarla çok evliliğe izin verilir. (Ayrıca bakınız 4:127).
Kuran’ı onaylayan ve uygulayan Muhammed peygamberin poligami pratik etmesi bu amaç doğrultusunda olmalı. Kuşkusuz, dul kadınların “güzellikleri“ ve diğer nitelikleri onlarla evlenme konusunda faktör olabilir. Çok kadınla evlenme cesaretini gösterenler onlara eşit davranmaya çalışmalı.
Nitekim 4:129 ayeti, bu ideal tavra ulaşmanın imkansızlığını ifade eder. Böylece, çok evliliğin, teşvik edilen bir aile biçimi olarak değil, zaruret için başvurulan ayrıcalıklı bir durum olduğu anlaşılır. Erkeklerin genelde kendilerinden bir kaç yıl genç olan kadınlarla evlenmeleri nüfusu çoğalan ülkelerde kadınlar aleyhine bir durum ortaya çıkarmaktadır: çok sayıda kadın evlenme veya evli kalma şansını kaybeder.