Halklar için (evrensel) bir göstergedir/ekrandır.*
Bu ayet, 28’inci ayette olduğu gibi, 1974 yılından önce anlamı müteşabih olduğu için birçok yorumcu tarafından farklı yorumlanıyordu. Bu ayetin “Beşeriyete apaçık levhalardır“ biçimindeki asıl anlamını kavramakta zorlananlar bu anlamı ikincil bir anlam olarak kabul etmişler ve onun yerine, “Deriyi kavurucudur“ gibi bir anlamı tercih etmişlerdir. Eskiler bunda mazurdur, zira bu bilgi kendilerine ulaşmamıştı. Ancak modern Kuran çevirilerinin onları taklit etmesi ve üstelik asıl anlamını tümüyle ihmal edip hiç söz etmemeleri anlaşılacak gibi değildir.
Halbuki geleneksel tefsirler ve onların mukallitleri tarafından “deri“ diye çevrilen kelime (BEŞER), Kuran’da sürekli olarak “insanlar, beşeriyet“ için kullanılır. Örneğin, iki ayet sonraki 31’inci ayetin sonunda da bu anlamda kullanılmıştır. Gösterge/ekran olarak çevirdiğimiz “LeVvaHa“ kelimesinin türevleri de Kuran’ın hiçbir yerinde “kavurmak“ anlamında kullanılmıyor (Bak: 7:145,150,154; 54:13; 75:22).
İşin ilginci, 19 sistemini duyan çağdaş “mukallit alimlerin“ hâlâ “deriyi kavuran“ cehennem ateşinde ısrar etmeleridir. Kuran’ın kul sözü olduğunu ileri süren bir kişiye Evrenlerin Efendisinin vereceği en uygun cevabın “seni ateşte kavurup yakacağım“ olması gerektiğini savunanlar Tanrıyı mükemmel bir edebiyatçı olarak kabul edebiliyorlar, ancak O’nu mükemmel bir matematikçi ve kanıtlayıcı olarak bir türlü kabul edemiyorlar.