فلما فصل طالوت بالجنود قال إن الله مبتليكم بنهر فمن شرب منه فليس مني ومن لم يطعمه فإنه مني إلا من اغترف غرفة بيده فشربوا منه إلا قليلا منهم فلما جاوزه هو والذين ءامنوا معه قالوا لا طاقة لنا اليوم بجالوت وجنوده قال الذين يظنون أنهم ملقوا الله كم من فئة قليلة غلبت فئة كثيرة بإذن الله والله مع الصبرين
Talut, orduyla birlikte ayrıldığı zaman, şöyle dedi: “Kuşkusuz, Allah, sizi ırmakla Sınayan’dır. Kim ondan içerse, benden değildir; kim doymadan yalnızca bir avuç içerse bendendir!” Ancak, çok azı dışında içtiler. O ve onunla birlikte inananlar ırmağı geçince, “Calut ve ordusuna karşı bugün gücümüz yok!” dediler. Allah'a kesinlikle kavuşacaklarına inananlar ise şöyle dediler: “Sayısız küçük topluluk, Allah'ın izniyle, büyük topluluklara üstün gelmiştir. Çünkü Allah, Dirençli Olanlarla Birlikte’dir!”
İsrailoğullarının su ile sınanmaları, Tevrat, I. Samuel 14:24-28 yazımlarında, şöyle yazılıdır: “İsrailoğulları, o gün tükenmişti. Çünkü Saul ‘Ben düşmanlarımdan öç alıncaya değin, akşama dek, kim yemek yerse, lânetli olsun!’ diye yemin ettirmişti. Bu yüzden kimse bir şey yememişti. Askerler, her yanı bal dolu bir ormana girince, toprakta akan balları gördüler. Ama ettikleri yeminden korktukları için hiçbiri bala dokunmadı. Saul’un oğlu, babasının halka yemin ettirdiğini duymamıştı. Elindeki değneği uzatıp, ucunu bal gümecine batırdı; biraz bal tadar tatmaz gözleri parladı. Bunun üzerine, oradakilerden birisi, şöyle dedi: ‘Baban 'Bugün kim yemek yerse, lânetli olsun!’ diye askerlere yemin ettirdi; askerlerin güçsüz düşmesi bundandır.’”