وقطعنهم اثنتي عشرة أسباطا أمما وأوحينا إلى موسى إذ استسقيه قومه أن اضرب بعصاك الحجر فانبجست منه اثنتا عشرة عينا قد علم كل أناس مشربهم وظللنا عليهم الغمم وأنزلنا عليهم المن والسلوى كلوا من طيبت ما رزقنكم وما ظلمونا ولكن كانوا أنفسهم يظلمون
Onları, on iki budun biçiminde topluluklara ayırdık. Ve toplumu ondan su istediğinde, Musa’ya, şöyle bildirdik: “Değneğinle taşa vur!” On iki pınar fışkırdı; herkes kendi içeceği yeri bildi. Onları bulutlarla gölgelendirdik; güç helvası ve bıldırcın indirdik. “Size verdiğimiz temiz yiyeceklerden yiyin!” Onlar, Bize haksızlık etmediler. Tam tersine, kendilerine yazık ettiler.
On iki su kaynağı, Tevrat, Çölde Sayım 20:2-11 yazımlarında, şöyle yazılıdır: “Topluluk için içecek su yoktu. Musa’yla Harun’a karşı halk toplandı. Rab, Musa’ya: ‘Değneği al. Sen ve ağabeyin Harun, topluluğu toplayın; halkın gözü önünde su fışkırması için kayaya buyruk verin. Onların ve hayvanlarının su içmesi için kayadan su çıkaracaksınız.’ dedi. Musa, kendisine verilen buyruk uyarınca, Rabbin önünden değneği aldı. Musa ile Harun, topluluğu kayanın önüne topladılar. Musa dedi ki: ‘Ey başkaldıranlar; beni dinleyin! Bu kayadan size su çıkaralım mı?’ dedi. Sonra, kolunu kaldırıp, değneğiyle kayaya iki kez vurdu; kayadan bol su fışkırdı. Topluluk da hayvanları da içti.”