ولما رجع موسى إلى قومه غضبن أسفا قال بئسما خلفتموني من بعدي أعجلتم أمر ربكم وألقى الألوح وأخذ برأس أخيه يجره إليه قال ابنؤم إن القوم استضعفوني وكادوا يقتلونني فلا تشمت بي الأعداء ولا تجعلني مع القوم الظلمين
Musa, kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olarak halkına döndüğü zaman, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Efendinizin emrine dayanamadınız mı“ dedi, levhaları yere attı, kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. Bunun üzerine, “Anamın oğlu,“ dedi, “bu halk benim zayıflığımdan yararlandı, neredeyse beni öldüreceklerdi. Üzerime vararak düşmanı güldürme, beni bu zalim halkla bir tutma.”*
Tanrı, kitabını Musa’ya levhalar halinde vermişti. Tanrı, bu levhaları, fiziksel yapısının putlaştırılması için değil, içindeki emir ve yasaklara uyulsun diye göndermişti. Nitekim levhalardaki ilkelere uyulmamasına tepki olarak, Musa’nın kızgınlıkla levhaları yere atıp kardeşinden hesap sorması ilgi çekicidir.
Kuran’ın ayetlerini dinlemeyerek arkalarına atan sözde din adamlarının, Kuran’ın kaydedildiği materyali putlaştırması, kağıt ve mürekkebe saygı göstermesi, totemci ve materyalist bir davranıştır.