ووصينا الإنسن بولديه إحسنا حملته أمه كرها ووضعته كرها وحمله وفصله ثلثون شهرا حتى إذا بلغ أشده وبلغ أربعين سنة قال رب أوزعني أن أشكر نعمتك التي أنعمت علي وعلى ولدي وأن أعمل صلحا ترضيه وأصلح لي في ذريتي إني تبت إليك وإني من المسلمين
Biz insana, ana ve babasına iyilik etmesini öğütledik. Anası onu zahmetle taşır, zahmetle doğurur. Ana karnında taşınması ile sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet olgunluk çağına erince ve kırk yaşına varınca: “Efendim, bana, anama ve babama verdiğin nimete şükretmeye ve razı olacağın yararlı işler yapmaya beni yönelt. Benim soyumu islah et. Ben tövbe edip, sana teslim olanlardanım“ demelidir.*
Bu ayet, insanın gebelik döneminde ana karnında geçirdiği süre ile emzirme süresinin toplam 30 ay olduğunu bildiriyor. Bu ayet, emzirme süresini 24 ay olarak bildiren 31:14 ayetiyle birlikte değerlendirilirse, bebeğin ana karnında sadece 6 ay insan/kişi/nefs kabul edildiği anlaşılır.
Gebelik süresinin döllenmeden itibaren tam 266 gün olduğunu biliyoruz (77:23). Bu, Tanrı’nın doğadaki bir ayetidir. Altı ay, 180 gün olduğuna göre bunu 266’dan çıkarırsak, gebeliğin ilk 86 gününde ceninin insan veya “nefs“ sayılmadığı anlaşılır. Nitekim insanın ana karnındaki gelişimini dört evrede açıklayan 22:5 ve 23:14 ayetleri gebeliğin ilk günlerini “nefs“ yahut “insan“ olarak değil de başka kelimelerle ifade eder.
Bunlar sırasıyla: (1) sperm; (2) embriyo; (3) on santim büyüklüğündeki cenin evresinde kemiklerin ve etin oluşması, ve nihayet (4) yeni bir yaratık. Yeni bir yaratığın döllenmeden 86 gün sonra yaratıldığı anlaşılıyor. Bir başka deyişle “nefs“in (bilinç/kişilik) ilk belirtileri, döllenmeden yaklaşık üç ay sonra ceninin beyninde zuhur etmektedir. Kuran’daki ayetlerle doğadaki ayetlerin birlikte değerlendirilmesinden elde edilen bu bilginin kürtaj konusuna aydınlık getirdiğini ifade etmeye gerek var mı?