ومن الذين قالوا إنا نصرى أخذنا ميثقهم فنسوا حظا مما ذكروا به فأغرينا بينهم العداوة والبغضاء إلى يوم القيمة وسوف ينبئهم الله بما كانوا يصنعون
“Aslında, biz Nasraniyiz!” diyenlerden de kesin söz almıştık. Sonunda, kendilerine verilen Öğreti’den pay almayı unuttular. Bu yüzden, Yeniden Yaratılış Günü’ne dek, aralarına düşmanlık ve nefret saldık. Allah, yaptıkları şeyleri yakında onlara haber verecektir.
Nasara ismiyle bildirilen toplum, İsa Mesih’in ölümünden altmış beş yıl sonra, Antakya Doğu Kilisesi tarafından, “Mesih’e adanmış olanlar” anlamında “Hıristiyan” olarak isimlendirilmiş olan toplumdur. İsa peygambere yönelik uydurulan “Tanrı’nın oğlu” yakıştırması ve Teslis/Üçleme olarak isimlendirilen “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” yakıştırması, yine aynı dönemde uydurulmuştur. Buna karşın, çok sayıdaki İncillerin hiçbirine “Hıristiyan” ismi yazılmamış, ama “Tanrı’nın oğlu” ve “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” üçlemesi yakıştırmaları, İncillerin tümünde yer almıştır. Kur'an’ın indirilişinden beş yüz altmış yedi yıl önce kullanılmaya başlanan “Tanrı’nın oğlu” yakıştırması ve “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” üçlemesinin yasaklandığı Kur’an ayetlerinde bildirilmesine karşın, aynı dönemde kullanılmaya başlanan Hıristiyan ismi Kur'an’da da bildirilmemiştir. Kur’an’ın on dört ayetinde on beş kez bildirilen bu toplum, Nasraniler ismiyle anılmıştır. “Mesih’e adanmış olanlar” anlamıyla Allah’a ortaklar koşmanın açık bir örneği olan Hıristiyan isminin, Kur'an’da bildirilmiş gibi gösterilerek, Allah’ın, bu isimde ayrı bir din gönderdiğine yönelik yanıltıcı algı oluşturulması, Allah’a ve Kur’an’a karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Nasraniler, İsa Mesih’ten sonra, yalnızca Allah’a özgüleyerek yaptıkları yakarışlardan uzaklaşmışlar, kişileri ve simgeleri kutsallaştırarak, “Hıristiyan/Mesih’e adanmış olanlar” ismiyle kendilerini tanımlamışlar ve bu ismi taşıyan ayrı bir din olgusunu sürdüren toplumlar durumuna gelmişlerdir.