ما ننسخ من ءاية أو ننسها نأت بخير منها أو مثلها ألم تعلم أن الله على كل شيء قدير
Daha iyisini veya benzerini getirmedikçe bir mucize veya şeriatı yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız. ALLAH’ın her şeye gücü yettiğini bilmez misin?*
Kuran’da birbirini iptal eden ayetler olduğu ve hatta bazı ayetlerin Hadislerle iptal edildiği biçimindeki sapkın inanç, bu ayetin anlamı saptırılarak desteklenmiştir.. “Ayet“ sözcüğü tekil olarak kullanıldığı 84 yerin hiçbirinde Kuran ayetleri için kullanılmaz; tekil olarak kullanıldığı zaman sürekli olarak “işaret, delil, mucize“ anlamlarına gelir. Ne var ki çoğul hali olan “Ayaat“ (ayetler) ise, tekil anlamına ek olarak Kuran ayetleri için de kullanılır.
Nitekim Kuran’ın bir “ayeti“ daha doğrusu bir birimi/ifadesi tek başına mucizevi bir özelliğe sahip değildir.
Örneğin bir veya iki kelimeden oluşan birimler var ve bunlar, Kuran’ın tanımladığı ayet (mucize) özelliğini göstermez. Bazı kısa ifadeler Kuran’ın inişinden önce günlük konuşmada, kitaplarda ve şiirlerde kullanılan/kullanılabilen ifadelerdir.
Örneğin bak 55:3; 69:1; 74;4; 75:8; 80:28; 81:26. Mucizelik özelliğini gösteren minimum ölçü bir sure (10:38) olup en kısa sure de 3 ayettir (103; 108; 110).
Besmele, tek bir birim olduğu için kendi başına bir mucize değildir; ancak Kuran’ın bütününü saran matematiksel örgü içinde mucizelik özelliğini kazanır.
Ayetlerin (mucizevi özelliğe sahip olan ifadelerin) bir parçası olduğu için Besmele’den ayet diye söz edilebilir; ancak şunu unutmamak gerekir ki Tanrı, tekil olan “ayet“ kelimesini Kuran’ın ayetleri için kullanmayarak, sadece mucizelerden söz etmeyi sağlamıştır.
Nasih-Mensuh konusu için ayrıca 4:82 ayetine bakınız. Ayrıca, 2:85 ayetinde anlatılan sapkınlığı aynen tekrar eden Müslümanlar hakkında müthiş bir öngörü için 15:91-93 ayetlerine bakınız.